23 Eylül 2011 Cuma

Tamahkârlık Üzerine

Tamahkâr biri, küçük bir kuş yakalar.Kuş der ki :

- Beni ne yapacaksın ?

- Kesip yiyeceğim.

- Benim bir lokmacık etim ne karın doyurur, ne de bir derde deva olur.Beni bırakırsan sana üç mühim nasihatte bulunurum.

- Nasihatlerini söylersen seni bırakırım.

-Birini elinde iken, ikincisini şu ağaca konunca, üçüncüsünü de karşı tepeye varınca söylerim.

- Peki birincisini söyle !

- Elinden çıkanın hasretini çekme !

- İkincisi ne ?

Ağaca konunca der ki :

- Olmayacak şeye inanma !

Kuş karşı tepeye varınca yine der ki :

- Sen ne ahmaksın.Benim kursağımda 50'şer gramlık 2 tane inci vardı.Beni kesseydin bunlara mâlik olacaktın.

İnci sözünü duyar duymaz, tamahkâr,hemen oraya yıkılıp kalır.Eyvah , diye dövünmeye başlar.Sonra der ki :

- Hadi üçüncüyü söyle ?

-Sen iki nasihati hemen unuttun.Üçüncüsünün ne faydası olacak ki ?

- Söyle belki bunu unutmam.

- ( Elden çıkan şeye üzülme !) dedim , beni bıraktığına üzüldün. ( Olmayacak şeye inanma ! ) dedim, etimle , kemiğimle , 100 gram gelmezken , kursağımda elli gramlık 2 tane inci olduğuna inandın.

- Üçüncü nasihatin ne idi ?

- Ahmağa nasihat kâr etmez.Tamah , insanı kör ve sağır eder, gerçeği görmesine mâni olur.

İHYÂ'UL-ULÛM

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder